KAYABAŞI KÖYÜ
Yeşilin en güzel tonlarının bir arada olduğu temiz havası,soğuk suları,misafirper
ver insanları, sıcaklığın 40 dereceyi bulmasına rağmen serin esintisi ile ferahlattığı ve büğüleyen güzelliği ile benim köyüm Kayabaşı.
Gidemesek de göremesek de Kayabaşı gurbette olanların her zaman gözünde tütüyor. Gözlerimi kapadığımda kendimi gökyüzünü delercesine yükselen Türbeden Dev
reği Çaycuma yı , Zonguldağı görmek,inek otlatırken düzlüğünde top oynamak,kel hasan tarlasın da saklambaç oynamak,gurnadan buz gibi su içmek,çayda balık tutmak
Türkmenlerde piknik yapmak,ganitte ve akur yolda kiren yemek, köstendeki kayadan ırmağa atlamak,düğünlerde kadeh tokuşturup köçeklere para takmak,efsane olmuş futbol kadromuzla arada ve erenköyde turnuvalara katılmak,okulun önünde voleybol oynamak,gelirken mezarlık ta dua etmek, doğana başından çayı seyretmek,eşrafın kahvesinde okey oynamak , kiren lik dağında mantar aramak , sap kayasında kartalların ahengini seyretmek, çiğdemlik ve akçamuarda gölgelenmek,buradaki gavlanganın içindeki arılara çamur atmak, Cuma namazında camimizde vaaz dilemek, kahvenin önünde guru Ahmet Amcamlan Adalet Partisinden, Gara Naciye nin Şenol la ve Doranlar ın Hasan la fenerden, Aynur un Yusuf la dinden, Mete ile çiftçilikten,Muhtarla köy sorunlarından,Almancılar la Almanya dan konuşmayı hayal ediyorum….
KÖYÜN TARİHİ GEÇMİŞİ
Köklü geçmişe sahip kayabaşı köyünden bir çok kavimler gelip geçmiş. Çok
zengin insanlar yaşamış. Çay Mahallesinde bulunan Milattan önce yıllara ait olduğu sanılan mermer sütun kalıntılarındaki işçilikler burada lüks evlerin olduğunun göstergesi
dir. Aynı zaman da yine Çay Mahallesinde yakın zaman da bulunan ve Roma dönemine ait olduğu sanılan taştan mezarda değişik kültürlere ait kavimlerin yaşadığını ortaya koymaktadır. Milattan önce 2000 yılından itibaren sırası ile bu topraklar Pers, Makedonya
Pontus ve Roma Krallıkları nın egemenliğinde imiş. Milattan sonra ise Bizans ve Türk beyliklerinin eline geçmiş.
Osmanlı döneminde topraklarımız sırası ile 1869 da Kastamonu ya, Bolu mutasarrıflığına, Çarşamba bölgesi adı ile Devrek kazasına,1883 te Bartın a son olarak
Çaycuma nahiye olunca Çaycuma ya bağlanmıştır. Tarih öncesi bu bölgelere Paflagon
ya derlermiş. Buralarda birçok beylik hüküm sürmüş olup, en uzun yerleşik hayat yaşayan Candar oğulları beyliğidir.
Çaycuma yı, Çaycuma olmasında büyük pay sahibi olan bir Kayabaşı lı zengindir. O zamanlar 170 -180 yıl önce civar köyler Veli Köyü ve Yaka demirciler köyleri
nin birleştiği ve şimdiki şehir merkezinin 500 metre batısında bulunan sıra cevizler adındaki yerde bir pazaryeri kurarlar. Pazarı geliştiren ve kuran halkın Müslüman olması nedeni ile bir camiye ihtiyaç duyulur. Bizim köyde oturan ve çok zengin olan Rum bey oğullarından Hacı Ali Bey buraya bir cami yaptırır. Cami civarındaki seyyar pazarcılar
Caminin çevresine bir kaç dükkân yaparlar. Böylelikle şehirdeki ilk yerleşim bizim köyde yaşayan Hacı Ali Bey sayesinde olur. Bir bakıma Hacı Ali Bey Çaycuma nın ilk kurucusu
dur diyebiliriz.
Köyümüzün nüfusunun nereden gelip yerleştiği tam kesin olarak bilinmemekle beraber, bir kısmı Kafkasya Bölgesin den, bir kısmı Urfa, Mardin ve Yozgat çevresinden
Gelen göçebelerin değişik köylere yerleştikleri görülmüştür. Muhtemelen köyümüzde de
Buralardan gelip yerleşen bir kaç hane olabilir.
Köyümüzün son nüfus sayımlarına göreki nüfusu…….kişidir. Hane sayısıda
Çay mahallesi ile beraber….. hanedir.